English
Skip Navigation Links
Skip Navigation Links


Cihangir Akşit Romanları

Sarı Sessizlik

Sarı Sessizlik
Bir kayboluşun romanı



Miralay Reşat Bey ve Vatan Savunmasında 27 yıl

Miralay Reşat Çiğiltepe
ve Vatan Savunmasında
27 yıl




Savruluş

Savruluş


Sarıkamış bölgesi

Fotoğraf: Sarıkamış bölgesi (Çıplak dağdan 9. kolordunun geçtiği sırtlar)
Fotoğraf: Sarıkamış bölgesi (Çıplak dağdan 9. kolordunun geçtiği sırtlar)

Sarıkamış Bölgesi: 2500-3000 m. yüksekliğinde, ormanlık sarp dağlarla çevrili, reçineli yeşilliklere gömülü dip dibe bir beldeciktir. Yüksek oluşu nedeniyle de kışı kara gömülüdür. Yüksek rakımda olduğundan havası tertemizdir. Havayı içinize çekmek istediğinizde burnunuzun kıllarının donduğunu hissedersiniz. Fakat, karın beyazlığından kamaşmasın diye koyu camlı bir gözlük, kulaklarınız donmasın diye yünlü kulaklık, elleriniz çatlamasın diye kalın eldiven, sırtınız üşümesin diye kürk ve ayağınızda tiftik çoraplı botlar varsa; aldırmayın kızağın içinde. Üzeri kar tutmuş yemyeşil, kalem gibi çamlar arasında keyfinize bakın. Pırıl pırıl bir havada adeta iki gün, iki saatten kısadır. Sanki burası bir rüya âlemidir.

Fotoğraf: Sarıkamıştaki kışla binaları. Çar Nikolay tarafından İsveç/İskandinav mimarisine uygun olarak 93 harbi (1877-78 Osmanlı-Rus savaşı) sonucu Osmanlıların savaş tazminatı olarak ödediği parayla yapılmıştır. Genel olarak bölgedeki Türk işçilerine inşa ettirildiği bilinmektedir.
Fotoğraf: Sarıkamıştaki kışla binaları.
Çar Nikolay tarafından İsveç/İskandinav mimarisine uygun olarak 93 harbi (1877-78 Osmanlı-Rus savaşı) sonucu Osmanlıların savaş tazminatı olarak ödediği parayla yapılmıştır.
Genel olarak bölgedeki Türk işçilerine inşa ettirildiği bilinmektedir.

O devirlerde kasaba; iki alaylık kışlası olan modern bir garnizon görünümünde idi. Aynı zamanda Kars ve Tiflis’ten gelen demiryolunun son noktasını oluşturan istasyon ve Rus binaları halen sağlam bir şekilde durmaktadır.

Şimdiki hali ise, yeni yapıların ve nüfusun biraz fazla artması ile sınırlı kalmıştır. Bu rüya âleminde yaz ve kış mevsimi farkı neredeyse yok gibidir. Yazın başka kışın başka güzeldir. Ancak, birden havanın kararmaya başladığını düşünelim. Bütün güzellikler azar azar kaybolmaya başlasın. Önce hafif bir rüzgâr çıkar, güneş kaybolur, kara bulutlar içinde fırtına patlak verir. Yüzü yakan ayaz, beraberinde kar tanelerini surata tokat gibi çarpmaya başlar. İçiniz tamamıyla zelzeledeki gibi titremeye başlar. Soğuk artık bir ızdıraptır. Uğultudan, bağırsanız duyulmaz. Ağlayamazsınız bile. Sanki bir zehir içiyorsunuzdur. Artık o uzun güzelim çamlar, ince ince yılanlar gibi oynaşmaya başlar. Teçhizat ve barınağınız yoksa, kansız bembeyaz bir ölüm gizlice yaklaşır. Ruhu nefes gibi gövdeden çıkarmayan, gövdeyi ruhla beraber apansız katılaştıran ölümdür. Teslim olur ve bir daha uyanmamak üzere uyursunuz.

Fotoğraf: Sarıkamış Kasabası
Fotoğraf: Sarıkamış Kasabası


Fotoğraf: Büyük kumru tepe zirvesinden 10. kolordunun ilerlediği istikamet
Fotoğraf: Büyük kumru tepe zirvesinden 10. kolordunun ilerlediği istikamet


Fotoğraf: Dikenli Tabya sırtlarından balıklı dağ (en uzakta), Çamurlu dağ (sağda), Sarıkamış (ortada). Dokuzuncu kolordunun askerleri Sarıkamışı 25/26 Aralık 1914 günü karlı haliyle böyle gördüler.
Fotoğraf: Dikenli Tabya sırtlarından balıklı dağ (en uzakta), Çamurlu dağ (sağda), Sarıkamış (ortada).
Dokuzuncu kolordunun askerleri Sarıkamışı 25/26 Aralık 1914 günü bu fotoğrafın karlı haliyle böyle gördüler.